Okuma bayramında uzun bir şiir ezberlemiştim
Zaman ve meslekler hakkındaydı
Kollarımla geniş bir daire çizerek göstermemi gerektiren bir çapı vardı anlattığı şeylerin
Yaşam ve ölüm hakkında olmadıydı, parmak kuklası hakkında:
Tüm bedenimle kütlesizmişim, şnorkelim bana yeni bir kimlik veriyor
Gökten inen bir perspektif, dibe doğru derinlik kazanıyorum, ruh boyutluyum
Boğulma rolünde kendimi oynuyorum, vurgun yemişim meğer salyalarım
Hare hare içine alıyor beni, kaplumbağaları
Kaplumbağaları hemen şimdi kurtarmalıyız, bunun herkes farkında mı? diyorum
Ölü balıklar geçiyor altımdan asılı kaldığım
Mercanlar,
iribaşları dayımların süs havuzunda istifliyorum, hediye kutusunda müjdeliyorum onları
Sıcak asfalt kıvamındayız, ergenliğe girmemiş her yaştan ciddi kişiler,
Bitli kafalarımız dışarıda
Gömülüyoruz ve yaklaşan kamyonların titreşiminde
Kayıp balıklar olarak seslendiriyorum onları,
Talihlileri selamlıyorum sahneden, siğillerini siliyorum ellerinden
Sapanca çekiliyor, çekiliyor
Siyah plastiği yırtarak çıkartıyorum gazlı kafamı
Soluğu arındırarak, filtrelerden geçirerek hatırlanacak anıları
İnce bir işçilik, seçici zanaatın sırları, benimle kalacakları ayırarak
Yaşama dönmek için kemireceklerden,
Şiirin sonunda yüzümü velilere dönerek büyük bir kahraman edasıyla şunu diyordum:
Biz sizin tanrınıza sunulmak için doğmadık
Saklanmak için doğmadık
CİN AYŞE 16, ÇOCUK(LUK)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder