tom waits-broken bicycles eşliğinde
bisikletten ne çok düşerdim anne
ve bu hayatımda kocaman bir şeydi
düşmeyi ezberleyen karanlıkta danstan
fırlamış ve gözlerimden bir björk
dönüp baktığımda senin o uzun, siyah
saçlarınla dolu fotoğrafları soluyorum.
her sonbahar gibi ben de, bende kalan
kırık dökük şişelerin dibine seslenip
uyuyorum ellerinde ağaçların.
ağaçların gövdesi binlerce damla kan!
ve dizlerim, benim olmadığına inandığım
o dizler. karanlığına açılıyordu ormanımın.
sen "gitme sakın" dediğinde daha derinine
"düşme oraya". ama d/üşüyorum sesinin inceliğinde
kanatlarımın içeri doğru uzadığını anladığında
-sanırım o zaman-
asla tedavi edilemeyecek bir iblis dünyaya getir-
diğini anlamıştın. ormandaki canavar
en çok sevdiğimdi biriktirip sana anlatmak için
kanı bile yapış yapış akan o fantastik figür
damarlarımı yırtarak sırıtan o acımasız fütur
yıkmaya geliyorum kendimi şimdi
dağılsın oyuncaklar!
kanatlarının olmadığını anladığımdaydı sanırım
bir acı çığlıkla dışarıda beni bekleyen trenlere sarıldım.
yaz güneşi gibi çarpıntı yapıyordum sende
oysa hayat, yeniydi aslında gözleri kamaşan
günlerimizde.
bisiklet, önemli bir icat olmasının yanında iç dünyamı besleyen,
bedenimi çürüten
geceyi getiren
kapıyı çizen
seni kızdıran
babamı ilgilendirmeyen,
dışarıya, hep ve daima dışarıya açılan bir sağanaktı
hatırlasana,
yaz başlarındaki telaşımı dindirmek için
belki alıştırmak için düşmelere
-bu konuda iyiyim şimdi-
laf aramızda çok fena sıkışıp da
içime boşaldığım geceleri yıktığımda
boynumda sonsuza yanan bir kül
içi, kafası karışık halelerle bezeli eflatun bir mum
ve sonsuz dikenler eşliğinde
sana dönüyorum
büyüyorum ağaç kovuğunda, sıkılgan
ve çok sıkıcı değil mi sence de kendime maruz kalmam?
kış geliyordu, sen gözleri üşüyen bebeklere
sıcacık gözyaşları dikiyordun. babamın esmerliğinde
ve arkadaşlarımı yontarak olmayan atölyemin
"olan bi bok yok zaten!" isyanlarıyla devirip
tüm çocukluğumu
saçları sakalları birbirine karışan
hüzünlü, yalnız
karanlık ve yorgun bir halde
büyüyordum ahşap penceresinde.
hatırlasana,
bisikletten ne çok düşerdim anne
030112/eskişehir
CİN AYŞE FANZİN, SAYI 16, ÇOCUK(LUK) DOSYASI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder