22 Aralık 2021

ECE ELDEK. ANLIK TELAŞIN ANATOMİSİ


 

Masanın üstüne bıraktıklarım anlık bir telaşımdan yere döküldü

tüm bunlar olurken

anlık telaşın anatomisinde süzülürken

çarpık bir dörtgenin içine hapsolduğumu gördüm

sesi olmayan sadece sivri köşeleri olan 

oradan oraya seni savrultan 

savruk bir şekilde dişlediğin o eti yermişçesine

hiçbir tat almaksızın 

sadece dişlerine çarpışının katılığında

hiçbir arzu aramaksızın yaşadığın bu anda

bu anda savrulurken

Sisifos’un kayası bir aşağı bir yukarı ilerlerken

o kadar zamanın da yok

bu kısa zamanda

en manasız anılarında küçük çarpışmalardan ibaret hayatını değiştirdiğinde

büyük yollara kendini, önüne bakmadan bırakırsın

 

                        kanımın donmaması için adımlarımı sıklaştırıyorum

                        üstüme vazife olması için adımlarımı sıklaştırıyorum

                        o kadar hızlı atıyorum ki 

                        kaybolurken içlerinde kül olmuş bir kuğu gibi

                        adımlarıma olan direncimin azaldığını görüyorum

                        adımların kesildiğini

                        yerden kesildiğimi

                        bir baş kaldığımı boşlukta 

                        fark ediyorum

                        her yerinden kopsan da

                        başın seninle yürüyor

 

bu coğrafyada üstüne endam giydiğin elbiselerin bir karşılığı vardır

 

diğer sayfada eller yere inmiş emekliyor 

çok şey yapmanın üstünlüğü

parmaklarındaki

çünkü her çok şey, 

çokluk getiren her şey

var olmaya dair bir ilerleme hali

iler le me hali 

yan yana gelmiş noktalar

kuyrukta bekleyen insanlar

ya da o gerdanlığın gitgide büyüyen taşları

her çokluğun artan bereketi

her üstünlüğün üzerindeki sevinci

artan hep artan sevinci

hep üste bakmanın sevinci

yaratana her çoğalmayı bel bağlama hali

 

belini tutan iki el

sensin 

 

tüm günahlarını üstüne yıkmak için, tersten oku,

bize önce günahı öğretiyorlar, belki de tek iyi şey bu, 

çoğalmıyoruz, azalıyoruz günlerdir

çoğalmak için azalıyoruz 

 


 CİN AYŞE FANZİN, SAYI 16

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok: