adımlıyorum
babalar düzgün adımlayan
normal çocukları
gölgesinde gizlermiş
Adım
/lıyorum
tanrı’dan gelirmiş adım
kutsal oğul adına kulağıma
üç defa üflenmiş
haftanın ortası
namaz sonrasıymış doğuşum
adımlıyorum
dış dünya diye bir şey var/mış
babaların yıllarca aynı koltukta oturup okuduğu
gazete küpürlerinden kalmışmış aklımda
babalar solmuş koltuklarda
solgun gazetelerle yellerlermiş
askıda sallanan gökkuşağını
adımlıyorum
içimde inleyen bütün organlar
yontulmuş yıldızlar gibi savrulacakmış etrafa
‘’topla organlarını’’ demiş annem
‘’İyi ki kız doğmadın’’
‘’orospu olurdun’’
‘’Katil ederdin oğullarımı’’
eski basma eteklerini parçalayıp
donlar dikmiş
bana ve katillerime.
adımlıyorum
bir adım daha atsam
biraz daha derine insem
dünya zıplayacakmış
kaygan bir balık gibi bedeni
bacaklarımdaki filelere takılacakmış
adımlıyorum
bir adım daha atsam
bir rüyanın içine girermişim
yaldızlı bir far kutusunda saklıymış ellerim
avuçlayacakmışım
dışın kabaran yerini
taktuktaktuktaktuk…taaaakkktuk. tak
topuk sesi
yarıyormuş bir iç oğlanının
elmacık kemiğini
adımlıyorum
yürüyorum
geri dönüyorum
dünyaya bir terbiye borcum yok
karanlık
Işık
başlangıç
bir anlamı olmalı bunların
beklemeyi bilen beden
yok olmayı da bilir elbette.
CİN AYŞE 16, ÇOCUK(LUK)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder