9 Nisan 2023

NUR ALAN. Difraksiyonla Enter- the- Ghost Büyüsü

 


C.azu bizi alsa La Danse du Sabbat Döneriz. Dimi

 

[B]ones often do not exist prior to the flesh [...] I believe in an ordered, structured universe where all phenomena are interrelated and imbued with spirit. [...] I like to think of them as performances and not as inert and ‘dead’ objects [...] the object/event [...] is ‘enacted’, it is both a physical thing and the power that infuses it. 

                                                                                                         Gloria Anzaldua, Borderlands



Delirmeye yetmedi. Hiç yetmez, tam bi delilik. 

Dahasını dağlar kaçınır, beklemek öğrensek daha bile

yetmeyeceğini, dağlar bilir.

Toprak gibi bekliyoruz, kayaç gibi kat be kat asırlar deviren

sabrın başına 

toplaşıyoruz bedenli bedensiz. Dere boyunda sabırsız bir sabırla bir bir

ve birebir her birimiz sin fronteras

sıkılıyoruz. C.azu bize gelse. İçimizden yakına. Dahasını dağlar

çiğ kokulu parlak yanakları iç organ. Rahvan giden ya kıpırtısız 

dizemli pozlarda ebediyen sıkılıyoruz. Dağlar dize gelir dimi

Dizler toprağa ve yanındakine dokunmuş, ağırdan alıp uzun bi sıkılmak şakrak

ama durgun çıt yok istedik ve öyle de yapıyoruz. O benim ben senin köklerinden 

avuçluyor onun biri kim geçerse eline oradan başkası bitiyor bitimsiz bekliyoruz. 

Dağlar bekler dimi

Daha memeli olanlarımız yuvarlayıp, kaba etleri konforlu oturanlarımız

yerleşip, saçlarından kolundan bağdaşıp, belli kemikleri belli eğriliklerde 

duranlarımız doğrulup bizi, kanlı canlı katışıp dolanıp

Hiç 

alışkın olmadığımız, sıfır aşina, en garip ama o kadarı da olmaz dozda, 

sakınmadan hiç bilmeden sıkıla sıkıla sabır kıyamet zorla oturuyoruz diz dize. 

Sıkılıyoruz olur da nasipse

delirmeye. Koltukların altından tozdan ve kıldan uzayıp belli süreleri tutanlarımız

bırakıyor, göz altlarında ve kollarında torbalarla yükünü boşanıp, akşamdan sıkılmaya 

yatırılmış canlarımız kalkıp,

beklemeye son kerte yatkın kağıtlara basılıp. Silinmeye dirençli derinliğe dolarak sırasız. 

Dokungaçlarından kıkırdayan kemiğinden uzunlu kıssalı, dağlar unutur dimi

Parçalarda ayrı ayrı ortaklaşarak

ayrılıyoruz bütün bir biz olup, aramızda kalan boşluklardan gir çık dolan kendimize

geliyoruz.  

Esemplastik baş gövde bacaklara, isimlere parça parça ve arta kalan bizden işte o şey’le

bakıyoruz. Çok iyi bakıyoruz o artık her neyse o şey’le, senden artan, ondan kalan fazla

Dağlar bakınır bakmak yırtılır saçma bir yerinden

bakıyoruz biz işte.

Onun bize bakmış olduğu ezelden sonra, ancak ezelden sonra gelebilecek 

bu kutlu anda.

Bütünü anlamak için parçalarda bozduğumuz o büyü şimdi dönüyor. 

Re-enchanted bu dünya yekten yepyeni dönüyor bize

tüm dünyalardan dünyalar kadar sevmelerden geri. Sıkılmanın adabınca 

ileri bekliyoruz kadarı yok yeteri

back into a Whole

beklemenin icabı with a quiet dignity. C.azu bizi al. Aldınsa da hissettir bunu. 

Bunu bütün ellerinle mümkünse. Parmaklarına bölünmenin arta kalan hesabıyla gör. 

 

Bekle bizi biz 

bekleye bekleye 

bi bakmışız bakmak çekilmiş iddiasından, her şey aynı anda her yanda görülmüş.

Uzaydan görülmüş uydulardan ekranlardan dünden ve hepten.

Bi gördük ki aralanıyor ne görsek ortadan yeni ortalar ediniyor ortalı  

ismini henüz koymadık hisler uyanıp uykusundan ani ürküyor. Dağlar ürker dimi

Ekose tarlalar giyinmiş kabuklu C.azu parçalı dökümlü içini ele verir örtüler kesip üstüne, 

uc uca bindirip farklı sebeplerden örtüleri katlayan tavrıyla tanıdık ama çok 

öte dikmeler, 

iğne iplik iziyle tarihler düşmeyi, geriye kaysa beriyi bırakmadan öteyi değişmeyi biliyor.

Tadını almış kıvamını karmış bağları bağlıyor bağ bağ bağlı aramızda kalıyor bağında meşrebinde. Bağlanıyoruz. Ayrılıklarımızdan. Kayalara serilmiş ıslak gömlekleri aramızda 

pay edip sanki senin için dikilmiş gibi oldurmayı tedavülden kaldırıyor. 

Oturmayan kumaşlara potluk yamayıp beni de akşamlı sezgili onun zaten içinde var delirtiyor keşke. 

Kırış kırış hatıralar biz

deliriyoruz. Gibi oluyor. Ha sanki. Onun zaten canımın içine çektiğini aksırıp

hep bir ağızdan 

flörtümüz mübarek. Gahi duyuluruz

rüzgarla her koldan. Deliriyoruz. Dimi.

Şenlik canıyla kıvranır ateşler yoksul. Kıvrak bazen tutuluyoruz sağdan soldan. 

Dağlar tutunur

bakınız ay tutulur dönerek yine buramdan şen, senin neren kanıyor. 

Toplaşıp hep bir saçaktan aktığımız sularda yalpa vurur kalbi C.azu yan yatar 

ona mahsus organlardan 

bize kaktüsler yapar. Kırptıkça gözleri tüylü kapakları uzun sarı mahluk

tozlu kaçar gözlerimizden ağlatınca evet diyoruz bu ondan bu görüntü

hangimizin yaşı başka diğerinden, erdiğimiz ona matuf. 

İyi bakılmış elmacıklardan kemiklerden kütürt diye yarılarak külünü püskürdüğü 

tepeler oluyoruz dokulu hormonlu sıra sıra sırayı bozan. Dağlar dizilir dimi

Karnında dövülmüş onun madeni, beni eridiğim patikadan tanıyor, eh seni zaten. 

Kaba figürlerime ince detaylar. Resmolunan şey benzemeyi unutuyor.

Kasıtla dev ve emanet parantezlerin kayırdığına. Açıyor derin bir soluk

hepimizi alır vadinin ortasına, ilktir, öncedir, tektir, bir yarıktan öğütlüyor. 

Düğümlüyor yüksek ve nemli yerlerinde ışıksız çemberleri

iç içe geçirip kendine bir mundi. Çevirdiği doğru. Dışarlayıp. 

C.azuluk 

içeriğini sindiren asfalt zeminlerden çekilip ayakları rap rap 

çemberlere bir iki geçişmeyi gerektiriyor. Dağlar büyür dimi

Self tahrikli çemberler çok desenli dönüp dönüşüp tarantele

düz yollara rest çeker, haroşe örgülere, parmaklı sayılara, düpedüz dağlara

to square the circle

canının içine rastgele yuvarlanıp ateşe vermeyi göze almak

için doğru rüzgarı beklemek

için gölgelerin ayrıca düşürülmesi çerçevenin dışına

için göz ucuyla olsun baktığımıza deli gücüyle yeltenmek için 

toplaşıp coşkuyla yabana kadar kendini imgede imha ötekini

çünkü mümkün olan olacaktır sonsuz defa, döne dolaşa yeniden 

dönüyoruz.

 

Ne kutlu delirmek bize kaldı. Dimi.

 

CİN AYŞE 19, BAHAR 2023 

 

 

Hiç yorum yok: