-merkezci-
Yeşil tahtalara yazmıştım
Kesikti parmaklarım takvim kenarı metal işçiliklerden
Unutulanları hatırlarım ben sayı saymak günlerinden 99
El bezleri dolanır meyve bahçelerinde
Şıkırtılar ve röntgenler, alacalı sağ ve sol, tekel bayi mavi
Bir geyik vurdular o günlerde rengi turnusol
Büyük şehirlerde mezarlar iki büklüm diye
Geniş ölümlerini küçük şehirlere getirdi
Ben
Kışa denk gelen bayramlara sığınırım
Gökyüzüne bakınca 99 ağaç aralarına sokulurum
Turuncu bir kazağı giydirdiler lacivert fitilli kadife saydım 99
Ellerimi kesmiştik ta o günlerden hatıra kuruşları topladılar
Arkadaşım yan sınıfta kaldı, beslenmem otobüs kapısında
Ayaklarım balkondan sarkarken büyüdüm
Hepsine ağlarken gözlerim büyüyor tanesi 99
Müfredata uygun olmayan simitleri toprağa gömdüler
Hepsi aynı kışa denk geldi, üstelik bir depremi de buraya sıkıştırdılar
Sınıfımız 67 kişi, sıralarda dört kişiyiz, birimizin kulağı kesik benim ellerim
Güzel metal işçilikleri kesti hepimizi
Yeşil tahtalara da yazdık sırayla 99 Perşembe
Akşamında güzel diziler
Okuyorlar ismimizi burada, burada, burada
İsmimizi ezberledik eğik çizgilerin hepsi 99 kere devrildi
Öğrendik hepsini aynı ağza çıkıyor bağırtılar
İçimden büyük büyük konuşuyorum z ve n korkutuyor beni
Yaban millet sakarya
Ellerimde kına var kışa denk gelen bayramlarda sayıklarım
-Enfektonal-
Büyüyor ve bağırıyorum benimle lord adlı bir köpek havlıyor
Dağıttık briketleri evlere geniş bahçe duvarları kondurduk
Koyunların yünlerinde bizim renklerimiz kırmızı, yeşil, turuncu
Damlara günaşıklar ektik suladı tanrı bilmez bir çoban
O yaz okumayı bir kez daha unuttum
Işık ve ılık su içiyor pencereden
İçimde domuz figürleri
Güzel dişlerimde gedikler mukaddes ablamın ismidir
Korkudan bebek düşüren gebeleri de gösterdiler
Ellerine eldiven kızların parmaklarını mı kesmişler?
Ben bağırdım kar yağıyordu lord adlı bir köpek benimle havladı
Vazelin sürüyoruz onun çatlaklarına
Kalbi kaldırırsa sabahı görecek gözlerine sürme çekeceğiz onun da mı ellerini kesmişler
O yaz duvar üstlerinden gördüm olanları
Sirkeli suya yatırdılar
Biz beş yıllık bir küsü bağlayarak durdurduk
Etini pişirdiler onu besleyen adamı ağlattılar
Bir düğün kuruldu hepsini o yaz evlendirdiler
Ellerinde karanfiller beni beslediler
Parmaklarımdaki kesiklere vazelin süreceğiz.
Ayakkabılarımı sevdim tüpü taşıyan odur benim gönlüm kolu kırık olandan yana
Saçlarımı taradılar karşımda eğik aynalar
Müezzinin oğlu ve türkan kaçta gel oynuyor
Fergap deyince çikolata veriyorlar başörtünü çekiyorlar
Küçük bir oğlan çocuğuydum tırnaklarımı kestiler büyüdüm.
-hiyerarşi-
Ardı sıra kuzuladı koyunlar
Ben cüzü ezberledim
İp bağladık uçlarına sırayla hepsi bizim rengimiz turuncu, mavi, yeşil
Sana mektuplar yazdı askerdeydi dört yıl gelmedi
Mantar tabancasından güzel kokular getirdiler
İsmini Meryem koydu sobanın arkasında oturuyordu
Yan yana sıralandık altı kişiydik dördümüz kardeş
Dikenler dolaştı rüzgârla etek diktiler hepimize
Ben o günlerin sayıcısı altımız birden buruştuk gökyüzünde saman çalan nineler
Yan yana karanlıkta işedik sidiklerimizi izlerken uyuyakaldılar
Özgürdük
Köyleri yaktıklarında 99 Perşembe
Televizyonlarda karlı günler
Partileri kapattılar babam sakallarını kesti
Bir saat hediye ettiler
Usulsüz bir şeyleri biriktirdik.
Cin Ayşe 19, bahar 2023, yabanilik içimizdedir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder