MARY KELLY
Post-partum document’ı okuma notları
KADIN HAREKETİ ÜZERİNE SÖYLEM
Post-Partum Document kad-ın hareketinin teorik ve politik pratiği
içinde yerini bulur, bu pratik öznellik ve ideolojik tahak-küm meselelerini ön
planda tutar. Daha ayrıntılı bir şekilde söylersek, Document öznelliğin
psikanalitik teorisinin üzerindeki ideolojik tahakküm nosyonuyla tanımlanabilir
ki bu da bilinçdışıdır.(1) Freud’un bilinçdışını keşfetmesi, insanın
bir ideoloji içinde oluşma sürecini teorize etmede can alıcı bir etkide
bulunmuştur. Pratik ve öznel olan dışında bir ideoloji yoksa bu durumda
ideolojik boyunduruk tümüyle sahte bilinçdışı değildir. İdeolojik olan yalnızca
temsil sistemlerine gönderme yapmaz; aynı zamanda politik sonuçları olan, bir örnek olmayan toplumsal pratikler
kompleksine de gönderir bizi. Hatta, bu sonuçların pratiğe tutunan
göstergelerin anlamlarına direk bir etkisi varmış gibi de görünmez. Onlar da gösterilenin
politik analizine dayanır.(2)
Böyle bir analizin amaçlarına baktığımızda, Post-Partum
Document’ın bir anlamlandırma pra-tiği ürünü olduğunu söyleyebiliriz, bu
anlamda, içinde kurulmuş olduğu feminist ideolojiyi yansıtmaz ama yeniden
biçimlendirir. Bu öncelikle bilinçlilik ideolojisidir- kadın hareketinin major
bir bölümünü oluşturacak grupları büyütmek. Document, bir boyutuyla,
bilinç-yükseltmenin politik pratiğe yapmış olduğu biricik kat-kıyı yineler, bu
katkı genel olarak kadının zulüm görmesinin öznel anlarına vurgu yapmasındadır.(3) Bir başka boyutuyla ise, deneyimin varsayılan kendine yeterliliğine
karşı bir tartışma açarak kadınlığın kurulduğu sosyal ilişkilerin teorik olarak
detaylandırılmasını ister. Bu anlamda Post-Partum
Document hem Marks-izmin hem de
feminizmin teori ve pratiğiyle psikanaliz ilintisi üzerinden devam eden bir
tartışma görevi görür. Bunun yanı sıra da, bu tartışma Document’ın
dayandığı bazı teorik kabullerin altını çizerek patriyarkanın bir eleştirisini içermektedir. (4)
ANNE-ÇOCUK İLİŞKİSİ ÜZERİNE SÖYLEM
Post-Partum Document anne-çocuk ilişkisinin öznel bir anını
betimler. Bu ilişkinin analizi, çocuk bakımı ve doğumun maddesel pratikleri ile
ya da onun içinde işleyen ideolojiyi anlamak için çok önemli. Bir çocuğu
beslemek ya da giydirmek, ona okumayı ya da yazmayı öğretirken kullanılan
işaretler sisteminin değiş tokuşuna dayanıyor. Onların bu bilinçaltı söylemi bile
“bir dil gibi kuruluyor.”(5) Bu da öznelerarası ilişkilerin özünde
toplumsal olduğunun altını çiziyor.
Daha kes-in söylersek, her toplumsal pratik genel bir sosyal kanunun
spesifik ifadesini ortaya koyuyor ve bu kanun, dilin içinde verili olan bir
sembolik boyut. (6)
Ataerkil düzende, fallus bu sembolik boyutun avantajlı göstereni haline
gelir.(7) Özne dile girdiği anda bir “eksiklik”
ilişkisi hasıl olduğu halde, verili olan sosyal biçimlenişte patriyarkal
ilişkileri yeniden üreten anlamlandırma süreci ya da sosyal pratikler anlamında
spesifik olarak kadının “negatif yeri”nden bahsetmek mümkün olur. Doğumda
annenin bu negatif yeri çocuk onun için fallus olabildiği ölçüde önemsenmez.(8) Bu hayali ilişki çocuk bakımının sosyal pratiği ve
ideolojisi boyutunda yaşanır, cinsel işbölümünün kaçınılmazlığı ve anneliğin
doğal kapasitesi bunun kanıtıdır. (9)
Memeden kesilme, konuşmayı öğrenme, yuvaya gitme gibi bu belirli anların
dokumentasyonu sosyalizasyon sürecinin karşılıklılığını ortaya serer, çünkü
öznelerarası bu söylemde sadece çocuk değil anne de bir özne olarak
kurul-uyordur.
KADININ SANAT PRATİĞİ ÜZERİNE SÖYLEM
Post-Partum Document kadının sanat pratiğindeki “problematiğinin”
bir kısmını ortaya koyar. Bu problematik kadın sanatçıların görsel yazılarının
semptomik olarak okunmalarını içerir. Bu okuma, yokluk ve
varlığa aynı ölçüde dayandığı gibi, “feminen” dünyanın dilin ve kültür
düzeninin negatif anlamlandırmasıyla sınırlı olduğunu ortaya sürer. Dilin ve
patriyarkanın kesişmesi dolayısıyla feminen olan metaforik bir şekilde
heterojenin, adlandırılamayanın ve söylenemeyenin tarafında kalır. Ve kadınların
sanatının radikal potensiyeli kesinlikle bu çakışmada yatar, çünkü, feminen
olan ne kadar söylense, o kadar çok yıkıcı, altüst edici olur.(10)
Ne var ki, Post-Partum Document kadın kültürüne ne bir kazı çalışması ne de kadın bedenini ya da
kadınlık deneyimini yüceltmedir, ama feminen olana söylemsel olarak tercüman
olma girişimidir; ve böylelikle dişi
özneyi kuran öznelerarası ilişkilere vurgu yapar. (11) Genel olarak kadınların sanat pratiğinde, obje
olarak özellikle kadının kendi bedeni ya da kendi kişiliğini ön planda tutan
bir anlamlandırma biçimi yaygındır. Document’da, yabancılaşma anlamında anne görünür bir durumda değildir. Bu
anne-çocuk ilişkisinin öz-dokumentasyonu yani bu durumda ben ve oğlum arasında
olsa da, Post-Partum Document otobiyografik öznenin aşkınlığını,
birliğini tanımlamaz, daha çok, bu karşılıklı söylemin sosyal olarak kurduğu
merkeziyetsiz özneyi tanımlar. Ve üstelik, özne temelde bölünmüştür. İki tarafın
da özelliklerini barındıran bir bilinç/bilinçdışı yarılma mevcuttur: bir
tarafta imleyen işlemler ve dürtüler, diğer yanda üret-im biçimleri ve aile
yapıları gibi sosyal kısıtlamalar vardır.(12) Document’da kullanılan
anlamlandırma aracı yazı-görsel ki böylece o yarılmadan kalan boşluğa
eklemlenilsin. Bunun amacı da bilinçdışı sürecin imleme pratiğine nasıl
doluştuğunu ve dilin sistematik düzenini bölmek ve aynı zamanda sembolik
düzenin kadın için zorluğunu göstermek.
Post-Partum Document’daki sanat objeleri fetiş objeler olarak
kullanılıyor: açık bir şekilde çocuğun olası fetişleştirilmesinin dep-lase
edilmesi ve imalı bir şekilde de temsiliyetin tipik fetişist foksiyonunu teşhir
etmek.(13) Lekeli astarlar,
katlanmış yelekler, çocuğun işaretlemeleri, kelime bas-kıları, temsiliyetçi
sanatın tüketim statüsü düşünüldüğünde minimum düzeyde bir imleme değerine
sahip ancak bilinç-dışının libidinal ekonomisi içinde maksimum bir dokunaklılık
değeri var. Bunlar, psikanalitik anlamda duygu yatırılmış anı izlerinin
“temsiliyetleri”.(14) Bu izler,
günlükler, konuşma etkinlikleri, beslenme çizelgeleri ile bir bütün olarak
annenin yaşamış olduğu deneyimin söylemini kurar. Aynı zamanda feminist analizin söylemini
kuran diagramlar, logaritmalar ve dipnotlarla ilişki karşıt bir şekilde
oluşturulmuştur. Enstalasyon bağlamında bu analiz tam da Post-Partum anını teorize etmek değil ama daha çok
ikinci bir gözden geçirme sürecini tanımlamak. Bir anlamda, bu metnin sürece
dahil olması bir niyet topolojisi olduğu için değil ancak Document’ın sonuçlarının hem bastırma
hem yeniden aktive olmasıyla söyleminin yeniden yazılmasıdır.
Dipnotlar:
1. Post-Partum
Document, 1974’de Juliet Mitchell’in kitabı, Psychoanalysis and Feminism’in ardından gelen tartışmalarla
yakından ilişkilidir ve aynı zamanda özellikle Mayıs 1976’da Londra’da düzenlenen
Patriyarka Konferansı’nda teorik bir eğilim olarak göze çarpan Freud’un Lacancı
okumasıyla. E-kim 1976’da ICA New
Gallery’de Post-Partum Document sergisi
sırasında Psychoanalysis and Feminism başlıklı bir seminer düzenlendi. Psikanalizin
ideoloji, kadınlık psikolojisi ve sanat pratiği ile bağının tartışıldığı ve
benim de Parveen Adams, psikoloji okutmanı, Brunel University; Susan Lipshitz,
psikolog, The Tavistock; yönetmen Laura Mulvey ve yazar Rosalind Delmar ile
birlikte katıldığım panel.
2. Paul Q.
Hirst, “Althusser’s Theory of Ideology,” Economy
and Society 5 (November 1976), s: 396; “Temsiliyet” bölümüne de bakın, s:.
407–411.
3. Rosalind
Coward, “Sexuality and Psychoanalysis,” basılmamış sayfa, 1977.
4. Bu
tartışmanın faydalı bir özeti için bknz: Editorial Collective’in “Ideology and Consciousness 1’deki (May 1977) “Psychology, Ide- ology, and the
Human Subject”üzerine makalesi s: 5–56. Bu eleştiri yazısı Lacan’ın “dilin
evrenselliği”ni kabul edişiyle ilgileniyor, Luce Irigaray, Speculum de l’Autre Femme (Paris: Editions de Minuit, 1974). Ayrıca
bknz:“Kadınların Sürgünü:Luce Irigaray ile söyleşi,”çev: Couze Penn, Ideology and Consciousness 1 (May 1977),
s:62–76.
5. Bknz:
Jacques Lacan, “The Insistence of the Letter in the Unconscious,” Structuralism (New York: Anchor Books,
1970), s:. 287–323.
6. Julia
Kristeva, “The System and the Speaking Subject,” Times Literary Supplement (October 12, 1973).
7. Sonuçların
cinsiyet farklılığı yönünden ayrıntılandırılması için bknz: Jacques Lacan, “La
Signification du phallus,” Ecrits (Paris:
Editions du Seuil, 1966), s. 685–695.
8. Yanlış tanıma
(Misrecognition) burada özellikle Lacancı anlamda: “yanlış
tanımanın fonksiyonu egoyu bütün yapılarında karakterize eder, bu ideolojik bir
tanı-mama değildir.”
Bknz: Jacques
Lacan, “The Mirror Phase as Formative of the Function of the I,” New Left Review 5, vol. 47–52 (1968), s:
71–77.
9. Cinsiyetçi
işbölümü kadınların ev içinde, adamların dışarıda olduğu simetrik bir yapıda
kurulmaz, ama daha çok dolambaçlı, heteroseksüelliğe zorunlu bir yapı
oluşturacak şekilde çoğu zaman asimetrik
bir görev dağılımıdır. Mary Kelly, Post-Partum
Document, “Footnotes and Bibliography,” (ICA New Gallery, 1976), s: 1
10. Bknz: Julia
Kristeva, “Signifying Practice and Mode of Production”, La Traverse ́ e de Signes (Paris: Editions du Seuil, 1975), çeviri,
giriş: Geoffery Nowel-Smith, Edinburgh
Magazine 1 (1976).
11. “Sanat ve
Cinsiyet Politikaları”nda kadın sanatı pratiğinin anlamlandırma
form/araçlarını, ‘feminen narsisizm’in temelini oluşturan yapılar üzerinden
tanımlamıştım, bunu da metaforik olarak Freud’un “Narsisizm Üzerine: Bir Giriş”indeki
(1914), Collected Papers 4, s: 47 narsisistik
obje seçimine dayandırmıştım. Bknz: “Women’s Practice in Art,” Susan Hiller ve Mary
Kelly söyleşiyor, Audio Arts 3, no. 3
(1977), and “Women and Art,” Studio
International 3 (1977).
12. Julia
Kristeva, “The System and the Speaking Subject,” Times Literary Supplement (12 Ekim 1973), c. f. öznenin bölünmesi, Marcelin
Pleynet, “de Pictura,” çev. Stephen Bann, 20th
Century Studies (Aralık 1977).
13. Bknz: Stephen
Heath, klasik sinema ve popüler fo-toğrafta fetişizm ve ‘temsiliyet’ üzerine, “Lessons from Brecht,” Screen 15 (Yaz 1974); ayrıca bknz: Laura Mulvey, “Görsel Haz ve
Anlatı Sineması” Screen 16 (Sonbahar
1975). http://www.filmmor.org/default.asp?sayfa=65
14. J.
Laplanche ve J. B. Pontalis, The Language
of the Self (London: Hogarth Press, 1973), s: 200. Freud’a göre,
fikir/sunum/temsiliyet, bilince objeyi sunma eylemi olarak değil de objeden
gelen ve anımsama sistemleriyle ifade bulan olarak anlaşılmalı, a.g.e., s: 247,
anı izi/anımsama izi Freud tarafından olayların hafızaya kaydolduğunu göstermek
için kullanılıyor ki bu izler farklı sistemlerle tutuluyor ve duygusal yatırım
esnasında yeniden aktive oluyorlar, a.g.e., s: 62, duygusal yatırım, bir fikre
ya da bir grup fikre, bedenin bir parçasına ya da bir objeye bağlanan belli miktarda bir fiziksel enerjiyi gösteren
ekonomik bir kavram.
Bu metin Post-Partum Document (PPD) I-III (1976)
sergisi esnasında Londra’daki“Institute of Contemporary Arts” yer alan “Psikanaliz
ve Feminizm” semineri için yazılmıştır. İlk olarak Control Magazine’de yer almıştır, no. 10 (1977), s: 10–12.
Çeviren: Anita
Sezgener
cin ayşe 12, kısmetse kavramsal dosyasından
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder