23 Nisan 2017

BRENDA HILLMAN. Yeşil Bitkiler ve Bir Bambu Flüt


Meşeler fırtına zemini harâp eder
Edilecek ikaz kalmadı geride
Zehirlenmiş fare baykuşu da zehirlemekte
Devletin çizgili havası tıkanmış
Açık saçık keskin yıldızdan maddeler ile
Dolarların uçlarını kesiyorlar
Şimdi yontulmuş yıldızlar her yerde
Papatya taçlı ölüm uçakları gibi görünmekte
Küçük sevimli isimleriyle bombardıman uçakları
Suyun yüzüne saplanır kılıçbalığı
Olmaz ki denizin entrikası

Eski düşünürler havayı
Bir pus olarak düşünürlerdi
Bir ortam olarak değil.
Her bombayla bir parça
Daralıp büzülmüş
Tanrımız geçip gidiyor
Başka bir varoluştan ezcümle
Zarif seyyar kaburgasıyla
Şu onikinci dedikleri hani
Kervanların örülmüş kemerleri
Çöl dehşetini kafesler
Takip eder baykuşun gözleri
onları hududun bu tarafında

Bir gece bir düşte
Senin müstakbel araban gömülmüş
Bugün onlar sürüyorlar o gömülmüş arabayı
Üç bölümlük bir parçayı çalar gibi
Elektrik artık elektrik olmak istemiyor
Ya da karanlık olmak istiyor
Beyin odalardan bir atmosfer
Geleceği olmayan bir hâl
Bir şeye başkanlık ettiğimiz yer
Lanetin hevesinden-gelinin izinden sis
İkiye katlanıyor kefen gibi

Eğer bulunamıyorsa flüt
Nefesi senin içinde
Cinsiyetin ya da tohumun
@ işaretini yaparak
Neyi düşünüyordu ki
el bombalarına söğüt çiçeği öyle benziyor ki
Belki bir zerre canlanıp
Her seslenişin içinde dönerek
Feleğin çemberine yörüngesinden çarpıp
dörtnala koşacak bir bukleye
uykusunden uyandıracak Süleyman’ı
Nemli çalan bir saat ile.

Çeviren: Gülkan Noir

cin ayşe 15'ten..



Hiç yorum yok: