29 Mart 2017

Fatma Nur Türk. Gibi Ne Meğer imiş?

FATMA NUR TÜRK
Gibi Ne Meğer İmiş?


Her şey de günah canım referansımız en küçükortak kat. Aramızdaki suyun sızmasını engelleyen şiveli kardeş. Hadi canım amma abarttın ne kadar vakursa bana biraz fazla abarttın gibi geliyor  o kadar anlatım yanlışları. Öçlerden, musluklardan, merhemlerden ve söylenip durmaktan yanlışları.

Görüşmelerimizi müteakip günler hoyrat geçecek. Topladığım nispetlere bakarak yarın kime gideceğim. Kimseye söylediklerini anlamıyor değilim demek istemeyişim sürüp gidecek. Yarın size geleceğim demesin görmek nedir bilmeyen. Konuşmak nedir bilen de demesin. Bir misli genişleyen kafeler başka, görmek başka, konuşmak başka mı kararıyor? Kesik kesik cümle kurdurur ya torunlar, öyle de inanılmaz sayıda başka bitiyor bitişler.  Bakıyor bakan soluk soluğa. Ne de olsa o da kararıyor.

Geçinip giden kankalara gel de inan. Bana anlattıklarına gel de inan. Bağırmaya çağırmaya gelince eh siz de öyle bilin. Arttırabiliyorsan arttır da alkışlayalım geçen seneki heyecanımı. Fitilli havan topu sanıyor özlediğim dünyaları. Her mezunu kutlamak zorunda değilim.  “Öğle”ye “öyle” diyeni  kulaklarımı tıkasam dahi duy duy içime sinmez. Yazarın şu düşüncelerine katılıyor musun, dediğinden bu yana içime sinmez. Dinle beni, oynamıyorum artık görüşmesinden beri içime sinmez.  Hiçbir öğrenci yakalanmadan edemez, hele! Bana diyor ki neden uyduruyorsun, hele!  Münasip bir laf edemedikten sonra erkeğin saçını serbest bırak, denir. Çiçeğe duran böğrünü kurutursan, hataları affeden bir bey gelsin istersin. Merak geçer, ay ve gün geçmez. Merak geçmez, ay ve gün geçer. Kolay bir işi anlatmak için put dikeceksin diktin mi de?  Hayret bir sofra gibidir. Minare gibi uzar gider.

Avemeler boyunca uzanan köpüklü bulutlar.  Üzerinden şöyle bir geçilmiş geçmişi hatırlatan o mimik. Tırmanılabilecek bir mobilium zirvesi.  Tam da sırası gölgelik yer aramanın, sırları döküp saçmanın olduğu için. Castor beni ülke ülke gezdir. Tam da ben de yazın doğan çocuğum sohbeti sırasında sıcak sıcak yanaş yanıma. Harmanımı temizlerim tahılımı yığdır. Uyuzumu kaşı. Benden korkmayanı tanı. Onu benim için tut ve sakla.

Gözlerini benim üzerime dikti mi dikti zillisi. Güçlendi mi otlandı mı ezgiler sıraya kondu mu ne oldu fingirdeşmesi.  Pas. Sıradaki lekeler? Pas. Gülünecek bu şey, ahahah. Ruhum seni özledi, Pas. İlkbaharın taze yeşilliklerinde yaşayan Pollux birlikte gülmüştür, güler. Gürültüyle, geğirtiyle, bir anda kayısı kıvamına gelmiştir, gelir. İçinde çekirdeğiyle birlikte kurutulan Pollux kıvamı. Gel şöyle gel beriye gel kıvamı. Pollux birini onu okumak için kışkırtan bir kitaptır. Gezip görmediğim yerleri görmüş gibi anlatmamdır. Kolaylıkla alışabileceğim yavruağzı bir sırt üstü, vitrin önü ve somya altıdır.

Hangi yüzden son derece dürüst olmamı umuyor ki. Koyulaşan muhabbetti, canımcığım. Olayların çoğusu üzücü, hadi hadi. Hepimizin ortak sorunlarımız var, sıvıların da koyuluğumuz var. Mertebesine göre oturanlar doğal mı araştıralım. Lakapları takılı mı, rivayet olunuyor mu bilelim.  Tayming de tayming. Kaçsa bile ondan kurtulabileceğim zaman yok mu? Herhangi bir şeyin kuru olanına gerçek diyoruz. Kasları sürekli kasılıp kalan bir kadına gerçek diyoruz. Daha gerçekler de var mı yok mu tartışıyoruz. Kartpostaldan güneşim, denizim, teknelerim daha da gerçek.  Buradan bakınca isabetli bir tespit gibi oradaki çamlar. Az biraz gerçek müstakil parklar. Bekçisiz bekçi kulübeleri, karında toplanan sarı sular. Hadi hadi.

Castor & Pollux  -daha doğru olan biçimi-  Castor & Pollux.  Ancak ikisi de kullanılır. Ne zaman incileri dökülür, nerede ipe dizilir muamma. Geceleyin peygamber kıssalar anlatır. Yem torbası elden ele dolaşır. Hasılı keklikler ötüşür de yılanlar tıslar. Zıpır zupur fikir çok uykular kaçırır. Cümleten merhaba yardıma koşmak istemeyişinin öylesine bir sebebi  olanlara.  Ben bu anı daha önce yaşadım zıpçıktılarına. Beni tanıyanlar bilir lakırdısını uzattıkça uzatanlara. Modu çıkmak kadar modu inmek de cesaret değildir.  Mesela ev budur. İğde kokusu da budur.  Sis arttı, cesaret şu kadardır. Neşeliler sokağı buradadır, geberesice düşmanlar arkamdadır. Castor & Pollux etrafına bakmış, uygun yer bulamamıştır. Kişniş tanesi de hem budur hem şudur.  Sırası gelmişken ya topraktır, ya dünyadır.









Hiç yorum yok: