“kafamdaki kuzey ve su ilişkisini düşündüm. kuzey denizinin uzayıp giden kumsallarını,
Macellan’ın Pasifik okyanusuna ve Vasco de Gama’nın Hint okyanusuna bağladığı
Atlas okyanusunu düşündüm.”*
1.
kış hepimizi ekti biçti. finler bıkkınlaştı. SAD baş gösterdi. seasonal affective disorder.
buna kış bulantısı diyenler oldu. yazılar alt alta yazıldı. Alina bir kış günü. bana
sakin bir okul bulun dedi. sakinlik kışla karıştırıldı.
2.
Goethe’nin 1810’da dile getirdiği gibi göz de renklere ihtiyaç duydu. Finliler
Laponlarla karşılaştı. ren geyiklerini kurtlardan korumak için uyumuyorlardı.
yine de neşeli ve yumuşaktılar. uykusuzluk renklerle karıştırılmıyordu. Finliler bıkkındı.
3.
çocuklar soğuğa çıkarılmalıydı. soğukta deniz banyoları yapılmalıydı.
vücut sıvılarının pıhtılaşması önlenmeliydi. Amigdala bir kent ismi değildi.
4.
bir Romalının kış aylaklığı. şömineyle birlikte konuşuldu. kar temizleme tekniği
olarak iz açma önerildi. bunun için sürü hayvanları, iki at ve ağır bir tahta gerekti.
güneş o gün hiç doğmadı.
5
iz açılınca köylüler tecritten kurtuldu. su tesisatları dondu. Alina bir kış günü.
öğretmeninden korktuğunu söyledi. sağ amigdalanın elektriksel uyarıları işledi.
6
dişler arasında boşluklar oluştu. pazarda. kıştı. ve tüm muayenehaneler kapalıydı.
boşluklar karla kaplandı. ren geyikleri ve çocuk bir evrede takılıp kaldı. laponlar
yetişse de yardıma anneler hata yapmalı. babalar orda olmalıydı.
7.
kışın ısınmak için kış yataklarında kefenlenmiş gibi yatılır. çıt çıkarılmazdı.
güneyde mangallar yakılır. dumanı her yana yayılırdı. dönemin yazarları
kış üzerine yazıp durur, dişleri ve çocukları unuturlardı.
8.
kısa iklim tarihi güncel kaygılarla bağlantılandırıldı. sera etkisi ve küresel ısınma.
ağaç halkalarının gelişimine bakıldı. bağbozumu bilgisi şart oldu. buzullara
bakıldı. polenler incelendi. bir ergenin amigdalasında hacim artışı gözlendi.
9.
bir kar tavşanının. alçak basınç rejiminde. avlanması yasaklanmıştır. ada tavşanları.
Laponlarla anlaşınca okulsuzluk sona erip sakinliğe ulaşıldı. okula giden çocuk
soğuk ısırmasına karşı. ayakkabılarına çaput geçirdi. kuru öksürüğü hiç durmadı.
10
amigdala bir badem değildi. öyle soğuktu ki güneş lekeleri yoktu. fıçılarda
şaraplar dondu. resimlere kış manzaraları girdi. dişlerinin arasından yine de
gülümseyenler oldu.
11
havuç dikimi yapıldı. havuç sineği larvalarına karşı naftalin topları ezilip toprağa
karıştırıldı. gülümsemek kayıtsızlıkla karıştırıldı. sadece kışın yazan yazarlar doğdu.
elleri niye ki ıslaktı.
12
kuru öksürük dağıldı. geriye seslenmek kaldı. bir kış gecesi odalardan odalara.
bir şey kaldı.
“birşey olacak biliyorum ama ne.
Antartika’da söylenebilirdi belki.
söylenebilecek tek şey kendimizi unutmanın
mümkün olduğudur. kim görüyor buz denizlerinin
metal ışığını? kimse. buzu görmüyoruz çünkü.
buz görünmeden önce buzlu yerlerden ufka
akseden ışığı hissediyoruz yalnızca.
birşey olacak biliyorum ama ne.
daha az parçalanmış bir dünyada söylenebilirdi belki.”**
13
amigdala parçalanmış bir dünyadandı. belki. belki. yalnızca.
dip akıntılar
*s: 32, Kuzey Defterleri/ Lale Müldür, Metis Edebiyat, 1992
**s: 52, a.g.e
Bahçıvanlar için Kocakarı ilmi… Bahçıvanın Büyüsü/ Maureen & Bridget Boland
Alef yayınevi, ocak 2021, çeviren: Çiçek Öztek
Kısa İklim Tarihi/ Emmanuel Le Roy Ladurie, Doğu Batı yayınları, 2021,
çeviren: Mehmet Ali Kılıçbay
Kış: Bir Mevsimin Tarihi/ François Walter, Sel yayıncılık, 2020, çeviren: Nihan Özyıldırım
Cin Ayşe 17, amigdala dosyası
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder