Lüküs Hayat masada sakar Truva
uzun bakışlar karşılıksız bırakılmamalı
diyorum ıslanan bacağıma. post sanırdın
yağmalandı sadakati gezdiren geçicidir
o değil mi duraksatır kendimizde
fikirden yüz çeviren dağ artıkları
tanrılar önünde diz çöken söz
edebiyatın cinayet gurultusu
işkilli kaide, elastik temel.
kılık değiştirirken doruktaki virüs
böyle kaçıncıya kağıt ile havlu karışıyor birbirine
fıtratın o toy ressamı nerede yaslandığı kayası dilin
“Sanat yatıştırdıkça musallat olurlar işte oyun dışı
kartlar katarlar toprağa diri diri gömülen atlıkarıncaya,”
yazmış, nedense adalete gerilmiş bir genç, yırtılacak
sayfaya mıhlanan çark gözlerinden okunuyor
beni kırk yıl öncesine taşıyan yokluk derinleştikçe
tohumun çırpındığı vadiye iniyorum uyuşuk patikadan
sökemiyorum ustasını yutan kuyunun ayırdığı taşı. Pizza eğrileri
çiziyorum zemine damlayan kahveye Sinopya eskizleri,
savaş ve tren daralan babaya benziyor kapatıp açtığı
panele yansıyan kollarında bana benzemeyen delik deşik
bir dal koparılmaya can atıyor başka bir yere
dikilmek için. neyi unutuyorum bir görünüp siliniyor hâya
için kaç imtihan, mezarlara sıra gelmedi henüz. gırtlağına kadar
kolaylıktır halk, uğuldayan kana dair değiştirilir isimler
sahip olduklarını yitiren rengi onurlandırır toprak neyi arıtsa
büzüşen bir bahar içeriden esnedikçe temel, katlanmış
kanatları dürtmektedir eğri büğrü bir kargı şömizleniyor kendisine
dezenformasyon sunağında görünüyor
İlyada. az sonra inşallah da dedirteceğiz Homeros’a.
-Hadi,
collige virgo rosas,
cesedi boyayalım!
CİN AYŞE 24, ESNEMEK, GÜZ 2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder