1
Kalıcı bir ev arıyorum ama bu yapı alakasız bir bileşiklik ve izolasyon görüntüsüne sahip,
umutsuzluğa açılan.
Çocuk bir hayvanı tasmasından çekiyor.
Kırmızı çatılı ev iki tepenin arasında duruyor.
Pencerelerinden denize bakabiliyorum.
Saldırganlığı ki evcil bir hayvana ters, soğuk açık alanda izolasyonla baş etmek için yeterince büyük değil mi?
Ev iz düşümdür, etrafındaki mekân aracıdır, tiyatrodur.
Var olmak için mekânı tüketmek zorunda değilsiniz, mesafe, bir yerden bir yere, örneğin sevilen bir harabenin tam orta olduğu.
2â
Önce ev ve uzay birbirini olumsuzlar.
Sonra, bir dizi olurlar.
Çocuk bir farenin abajurun kenarında koşmasını izler.
Fareyi yakalamak istemesini oda ile, zeminle ilişkilendirir.
Ana imgeyi istemek, mekândaki nesneler gibi zemini de belirsizleştirir.
Ev ve mekân bileşiktir, tıpkı rüyam, bir baloncuk, şimşek, başlangıç noktası ve herhangi bir ikinci yer gibi.
3
Yağmur oluktan zavallı atın üzerine dökülüyor.
At, direklerle desteklenen teneke bir çatının altında koşuyor.
Kiriş yığınları, korunmuş ahşap, tuğla, alakasız atıkların içinde eriyor.
Durumu, parçaları birbiri ardına algılayarak, sonra zamanı ortadan kaldıran bir bakışla tersine çevirerek anlıyorum.
Böylece alakasız atıkları zemin olarak sezebiliyorum.
4
Su tankı ambalaj sandığı gibi eskimiş ahşaptan bir çerçevenin üzerinde duruyor.
İçinden sönmüş bir yanardağa bakıyorum.
Panorama mecazi anlamda uzaydır, gerçek anlamda ise bulutların çiçek gibi göründüğü ve bir atın arkadan aydınlatılmış siluetinin geçtiği cam bir duvar.
Bir sıra yaprak dökmeyen ağaç, inşaat molozlarıyla kaplı tepeyi kapatır, deniz kenarındakini de.
Portakallar, mantılar, haşlanmış yumurtalar bir yabancının opak enerjisini alır.
Lento olarak bilgi, bağ kirişi (model işaretler) dünyayı uzakta tutar.
Kemik gibi bir ana imge, inşaatın başladığı belirsiz noktadan noktaya duygusunda yoğunlaşır benlik.
Evim dışarıdan geri döner, sanki ben hiçbir yere gitmezken ruhum yolumu kesiyormuş gibi.
5
Materyaller ve özgürlük birleşir, böylece materyaller öznel olmazlar.
Uzayın malzemesi, bir karşılaştırmada olduğu gibi, kesintisiz mesafede bir bakış açısı kazanmak için bir iskelete sahip olmak gibidir.
Artık katı bir şey haline gelmeyen bir malzeme biriktirme tarzıdır.
İçinin görülebileceği bir manzarayı barındırmak, beyaza boyanmış mekân gibi soyut değil algısaldır.
Bir eve bir olay biçimi verin.
Onu oradaki bir şeyle, bir şefkat biçimiyle ilişkilendirin.
Bakış açınız şudur: zaten katıdır, bu yüzden sıcaklık vardır.
Bu ilkel durumda, saf biçim vahşi doğa gibi ilksel bir mekân imparatorluğunu tercüme eder.
Evim dünya üzerinde dönmeye devam ederken Çin uzayı önümdeki manzaradan kopar.
Çeviren: Anita Sezgener
https://www.poetryfoundation.org/poems/53711/permanent-home
Cin Ayşe 20, dünyamın sınırları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder