Yuvarlandıkça kulvar değiştiren bir dizi bilyenin ordan oraya koşarak aldığı yol
insan ikliminde bir tür geçişkenlik çağrısıyla dolduruyor konuşma balonlarını. İki yabancı birbiriyle göz göze geldiğinde konuşkanlık soluyor, davranışa dökülüyor ve yüzeysel bir çıkmazda saklanıyor. Bakışmak bir çaba ve gerilim doğuruyor.
Bu ikisini alalım,
Her şey iki kişi arasında başlıyor.
Sökülme de.
İhtiyaç Kataloğu
1- Zaman sihirbazı: Göz kenarı ve katlanma çizgileri -ufak dokunuşlarla- gençleşir. Burada zamanı değil zamanın etkilerini baz alıyoruz. Çizgilere atfedilen deneyim yerini yeni kusursuz’a bırakır. Yeni, bir algıdır ve ondan bahsedildikçe silikleşir. Ötesinde bir şey yoktur, varsa bile konuşulmaktan aşınmıştır. Bu bir eskime belirtisidir. Ve üstelik tarihi de yoktur. Yanılgılar ve yargılar iç içe geçer ve katman katman büyür. Sözcüklerle oynamak yeniye yaklaştırır. Ve dünya kurulalı beri dil müzeleri toprağın altında bekler durur. Bulunan yeni midir? Bulunmak yeniye yakışır. Gelecek inşası sözcüklerle tamamlanır.
Zamanın akışkanlığını sorgulamalıyız. Zamanı sihirli yapacak şey çocukluğumla çoğumun oyun oynadığı an gerçekleşir.
2- Unutmamak: Bazı taşınmazlar ve değişmezler üzerinden nesneler, olaylar ve hatırlama pratiğiyle karıştırdığımız, bizi zorlayan, sarsan her türden şeyle birlikte yaşadığımız oryantasyon kaybolmasın. Her türden ani değişim ciddi bir adaptasyon gerektiriyor. Adapte olamadığımız bulanıklık kahrolsun.
3- Özgürlük: Cesaretle mümkün.
4- Sağlık: İstila edilmeden yaşanabilse.
5- Konuşmak: Dans eder gibi.
6- Defterler: Sandıklar dolusu. Çizimler ve şiirler için çok, çok fazla gerekiyor.
7- Müzik: Solar sistemlerle var olmak isterdim. Çiğan müzikleriyle ve haikularla uğurlanmak. Bir fidanla gövdemin aşılanması: Fidanın kollarından nefes almak, doğrulmak ve çıtırtılarla büyüyen dalların rengarenk şenliğine katılmak. Gölgemde bağırmayan kalabalık.
8- Terapi: Kuşkuların ve travmaların bırakıldığı berrak koy. Her seferinde taze anıların bir öncekini alt edişini izlemek ve genişleyen bir nefes ırmağı olarak dökülmek yaşama. Tetikleyici tehditlerden uzağa.
9- Düzen: Dağınıklığı aşamıyorum.
10- Yürümek: İştahla.
11- Oyun: Yeryüzünde saklandığımız kutulara ev diyoruz. Aromatik ve egzotik tatlar alacağımı umduğum okyanustan çok uzaktayım. Ulaşmak için bir kulaç bile atmadım. Daha oyuna başlamadım. Başaramadım diye mızmızlanıyorum.
12- Doğa: Yeşilin bin bir tonu içindeyken şafak pembesinin boya kalemleri içinde olmamasına içerleme ağlaması. Bir rüya örtüsü altında her şeyin başkalaştığı sabahlar. Ufalanan garnitürler, maket düğün pastaları, günde üç doz poz, mikro peyzajlarla avunan bir dünya şaşkın velet. Kum havuzundan yükselen ağıt. Kepçe operatörünün mesaiye başlamadan süresinin dolması. Paket lastiklerine para lastiği denmesi. Plastik göller. Oynar gözlü deniz yosunları. Ambalaj sorular. Sürdürülemez cevaplar. Bütün sahte şeylerin ‘gerçek’ etiketiyle sergilenmesi. Barkodu kasada okutulan su şişeleri.
Birbirinden habersiz haber parçaları.
Sıralarken nefesimin tükendiği bu saçmalıkları hiç yaşamamış olmak.
13- Bisiklet: Rüzgarla iç içe geçtiğim.
14- Tahammül: öncelikli ihtiyaçlarda ilk beşte.
İhtimaller Yasası: Kaygılar, o eşsiz silsile. Aşılamayan bir cins yumak.
Her şey değişse
İ y i h i s s e t m e k için
Evlere dağılırdık.
CİN AYŞE 18, GÜZ 2022, İHTİYAÇ LİSTESİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder