I
Tehlike Altındaki Dünya Dilleri Atlası'nı okuyor
Elinde hindili sandviç, telefonuna bir not
yazıyor:
Uzmanlar, dünya üzerindeki tahmini 7.000 dilin %90'unun
Önümüzdeki 100 yıl içinde yok olmasını bekliyor.
Dilbilimcilerin bitiremeyecekleri evler inşa ettiklerini düşünüyor.
Teorik olarak, bunu başaracağımızı düşünüyor.
Yatağının altındaki canavarların modası geçti,
Pidgin konuşuyorlar ve alfabe çorbası kanıyorlar.
Canavarlar onu yakalamasın diye kelimeleri karıştırıyor,
karanlıkta bedeninin nerede olduğunu bulamasınlar diye.
Komodininin üzerinde Bronzeville'de Bir Sokak duruyor.
Sözlüklerin yörelerinde kelime arama bulmacaları oynuyor
gece kendini bırakmadan önce.
II
Kütüphaneci, Pan'ın Labirenti'ndeki İspanyol prenses değil.
O Tom Amca'nın Kulübesi'ndeki Topsy.
Büyüdüğünü düşünüyor. Kimsenin onu yaratmadığını düşünüyor.
Otopsi Yunanca autopsia'dan gelir:
Kendini görmek. Yatağında, sevişirken
sesleri parçalara ayırır, her hece notasını soyar
nota nota, tırnak başı tırnak başı prozodiyi yapı söküme uğratır,
kırpıntılar tüm zemini kapladığında
sanki bir çöplük gibi- tüm döşeme tahtaları
boş şiir sayfalarını tutar.
III
Pazar günleri kafelerde otururken merak eder durur
bir bilgisayarın şiir yazıp yazamadığını, bir makinenin
vicdanı olup olmadığını. Erkeklerin ağızlarını durgun bulur,
erkekleri söz söyleme konusunda boynuzlu hayvanlar olarak görür.
Bu konuda sadece konuşmakla yetinmeyin, bu konuyla ilgili olun, der.
Kendisi Show Me Eyaleti'nden ve
Missourili insanlar uzlaşmayı sever. Onlar köleleri
hasır sepetlerle pikniklere getirirler. Eşlik eden karpuz dilimleri
sadece samimiyetin göstergesi.
IV
Bugün kütüphaneci yapay zekâ Al’ın henüz kavrayamadığı iğnelemenin
ince nüanslarını sadece insanların içgüdüsel olarak seçebildiğini öğrendi.
Kütüphaneci gride yaşar, görünenle gerçek arasında asla hata yapmaz.
Turing Testi onun İncil'i gibi hizmet eder. Onu sevmeyen insanların gözlerinin
hareket etmesini izlemekten daha önemli işleri vardır.
Sevmek kendi seçimiyle korkmaktır ve korku da özel bir dindir.
Profesörü ona günlük işine devam et demişti. Sen asla
şair olarak hayatını kazanamazdın. Ve bu iyi bir iş, diye düşündü,
kitapların siyah sırtlarını tekrar sıraya koymak
rafa kaldırılması gereken şeyleri ağızlarından tutup kaldırmak.
Her boğazın bir çağrı numarası olduğuna inanıyor.
Her birini ait olduğu yere geri koyuyor:
808.02 C449T:E, 810.98 M882P, 814.54 L867S.
Annesi ona, asla bir hediyelik atın ağzına bakmaması gerektiğini öğretmişti,
bu yüzden de kapakların içindekini hissediyor.
Rızası olmadan isimlendirildi. Pandora'nın anlamı: hediyeli kız.
Küçük Felaketler Kütüphanesi kitabından...
https://www.coppercanyonpress.org/books/library-of-small-catastrophes-by-alison-c-rollins/
Çeviren: Anita Sezgener
Cin Ayşe 20, güz 2023, dünyamın sınırları