22 Aralık 2021

A. EMRE CENGİZ. kanayan dizler


tom waits-broken bicycles eşliğinde

 

bisikletten ne çok düşerdim anne

ve bu hayatımda kocaman bir şeydi
düşmeyi ezberleyen karanlıkta danstan

fırlamış ve gözlerimden bir björk

dönüp baktığımda senin o uzun, siyah
saçlarınla dolu fotoğrafları soluyorum.

her sonbahar gibi ben de, bende kalan
kırık dökük şişelerin dibine seslenip

uyuyorum ellerinde ağaçların. 

ağaçların gövdesi binlerce damla kan!

ve dizlerim, benim olmadığına inandığım

o dizler. karanlığına açılıyordu ormanımın.

sen "gitme sakın" dediğinde daha derinine
"düşme oraya". ama d/üşüyorum sesinin inceliğinde

kanatlarımın içeri doğru uzadığını anladığında

-sanırım o zaman-  
asla tedavi edilemeyecek bir iblis dünyaya getir-

diğini anlamıştın. ormandaki canavar

en çok sevdiğimdi biriktirip sana anlatmak için 

kanı bile yapış yapış akan o fantastik figür

damarlarımı yırtarak sırıtan o acımasız fütur

yıkmaya geliyorum kendimi şimdi

dağılsın oyuncaklar!

kanatlarının olmadığını anladığımdaydı sanırım

bir acı çığlıkla dışarıda beni bekleyen trenlere sarıldım. 

yaz güneşi gibi çarpıntı yapıyordum sende

oysa hayat, yeniydi aslında gözleri kamaşan 

günlerimizde. 

 

bisiklet, önemli bir icat olmasının yanında iç dünyamı besleyen, 

bedenimi çürüten

geceyi getiren

kapıyı çizen 

seni kızdıran

babamı ilgilendirmeyen, 

dışarıya, hep ve daima dışarıya açılan bir sağanaktı

 

hatırlasana, 

yaz başlarındaki telaşımı dindirmek için 

belki alıştırmak için düşmelere 

-bu konuda iyiyim şimdi- 

laf aramızda çok fena sıkışıp da 

içime boşaldığım geceleri yıktığımda

boynumda sonsuza yanan bir kül

içi, kafası karışık halelerle bezeli eflatun bir mum

ve sonsuz dikenler eşliğinde

sana dönüyorum 

büyüyorum ağaç kovuğunda, sıkılgan 

ve çok sıkıcı değil mi sence de kendime maruz kalmam?

 

kış geliyordu, sen gözleri üşüyen bebeklere

sıcacık gözyaşları dikiyordun. babamın esmerliğinde

ve arkadaşlarımı yontarak olmayan atölyemin

"olan bi bok yok zaten!" isyanlarıyla devirip 

tüm çocukluğumu 

saçları sakalları birbirine karışan

hüzünlü, yalnız

karanlık ve yorgun bir halde 

büyüyordum ahşap penceresinde.

 

hatırlasana,

bisikletten ne çok düşerdim anne

 

 

 

030112/eskişehir


CİN AYŞE FANZİN, SAYI 16, ÇOCUK(LUK) DOSYASI

Hiç yorum yok: